Sonntag, 16. Oktober 2016

Lebenslangerschicksalsschatz

Hep aklimda yeni bi blog fikri var, sil bastan bana dair yepyeni bi seyler yazma cizme fikri, ama olmuyor. Kaldigimiz yerden devam edelim o vakit, 24.000 diyor istatistikler, reaksiyon yok ama belki hala okuyan birileri vardir. Okudukca neler degismis hep beraber bakariz, ayni kalanlar vardir elbet. Hayat bu siralar daha bi almanca akmaya basladi, tazelenmek istiyorum belki almanca ile yeniden, karsima cikan kelime umut vaat eder gibi :) Eksi Sözlükteki, manidar yorumlari da ekledim pesi sira, evet yoktur belki ne almanca da ne de hayatta ama ya bi gün olursa???


himym veya altyazısı dünyasında; kaderin ömürlük hazinesi.

“Lebenslangerschicksalsschatz is not something that develops over time. it is something that happens instantaneously. it courses through you like the water of a river after a storm…filling you and emptying you all at once. you feel it throughout your body…in your hands…in your heart…in your stomach…in your skin…have you ever felt this way about someone? if you have to think about it, you have not felt it. everyone does eventually. you just never know when or where.”

“lebenslangerschicksalsschatz zamanla olunan bir şey değildir. birden oluverir. içine akar, fırtınadan sonra oluşan taşkın sular gibi. bir yandan içini doldururken bir yandan da içini boşaltır. tüm vücudunla hissedersin bunu. ellerinde... kalbinde... karnında... teninde hissedersin bunu. birine karşı hiç böyle hissettin mi? eğer buna düşünerek cevap veriyorsan, hissetmemişsindir. herkes hisseder bir şekilde bunu, sadece ne zaman ve nerede olacağını bilemezsin."

edit:ukteymişim, dolmuşum, farkında değilmişim.

almanca'da yoktur ama hayatta vardır. (insallah)

alm. abi çok mu bitişik yazdık, bunu ilkokulda fiş olarak koyamayız.



Samstag, 23. Januar 2016

Welcome Back

Ben yine yine yine niye geldim ki, ne güzel gitmistim! Ben buraya neden geldim, her depresyon nöbetinde neden Yedi Numara'nin evvelinde seksen kez izlemis oldugum bi bölümünü 81. kez izliyorsam, ondan geldim. Aglasam zemin islanmaz diye geldim! Ki zemin islansa, cicekler acardi belki zemheri sonrasi, catlaklarimdan sizanlarin marjinal faydasi sifirken, toplam faydasi maksimum olacakti, o neden niye olmadi ki acaba?!? (Ben bunlari facebook profilime de yaziyorum, sonrada "yalniz ben" göreyim ayari cekiyorum yazdiklarima, blogta taslaklara atilip gider belki bu post da.)

Orhan Veli'nin mektuplarini okudum, zibilyon kere Yedi Numara tekrari izledim, güzel "gif"lik videolar buldum. Inside Out izledim. Mehmet Erdem'den "Olur o zaman" a ee oldu o zaman dedim! Bunlari ballandira ballandira 3-5 gifle süsleyerek anlatirdim, eski ben olsam, iyi de "eski ben" olsam da "eskide" degilim! Bu bloga sasiyorum! Statistikler (istatistikler demem lazim, diyemiyorum henüz alisamadim) yalan söylemiyorsa günlük geleni gideni eksik olmuyor blogun (maasallah tü tü tü) ama hicbir reaksiyon yok. Öyle aman aman bi blog degil, ki yaptigim giflerin paylasildigi diger bloglar cok daha cabuk bulunuyor google amcada, ama insanlar bi sekilde bu blogu buluyor, belki okuyor(!), ki bilmiyorum cünkü yaprak kipirdamiyor, bence istatistikler yalan söylüyor. Yaptigim gifler demisken, paylasilsin sorun degil benim icin, giflerim faydasi bölünemez kamu mallari cünkü :)

Sitem etmeye falan gelmedim ya sinav yaklastikca sinir stres artiyor galiba, yalnizlastikca yalnizlasiyorum, makro ekonomik dengelerim yerinde degil galiba, enflasyonu düsürsem issizlikle basa cikamiyorum, Philipps ile egrilip bükülüyor, iktisadi doktirinlerle careler ariyorum onulmaz yaralarima, bi dakikalik "aglamali ayrilik durusu" gelsin buraya, eyvallah!