Montag, 26. Mai 2014

Yedi Güzel Adam 6. Bölüm

Alıntı:
lalalaylom tarafından gönderildi Mesajı Görüntüle
Erdem&Kerim sahneleriyle başlamak istiyorum yorumuma.. Zira bölümde en sevdiğim sahnelerdi.. Erdem’in Kerim’le şivesini değiştirip konuşturması falan çok tatlıydı.. Kerim ağa da zaten pek bir tatlı, hal böyle olunca içimi şenlendirdi o sahneler..
Aboov Kerim ağa, çocukların hepiceğini dövmeyeydin iyiydi
Alıntı:
honestman85 tarafından gönderildi Mesajı Görüntüle
unutmadan bir de bölümde belki de en güzel anlardan biri olan zehranın peki hocam gitiğiniz ülkelerden en çok hangisini sevdiniz sorusu ve cahit tarafından verilen gözlerinin içine baka baka kendi memleketimi cevabı inanılmaz güzel yansıdı benim ekranımdan. orda cahit nereye gidersem gideyim bana her yer memleketim her yer aşkım her yer zehra dedi gibi ve zehra bunu ne güzel hissetti bakışları nasılda güzeldi aşk nedden memleketini sevmek gibidir sözünü bugün daha iyi algıladım cahit zehra sağolsun.
Bence de sence
Alıntı:
SELVERR tarafından gönderildi Mesajı Görüntüle
Cahit in öğrencilerle yaptığı sohbet çok hoştu. Pilot olmak istediğini zaten biliyordum küçük de olsa deneme yapmış. Ama dünyayı gezme olayı doğru mu bilmiyorum ama çok hoştu.
Evet Cahit otostopla ahEvropayı gezmiş : ) Uçuş deneyimlerini anlatırken, gözbebeklerini büyütüp yana falan kaydırıyor ya müthiş bi "vay be" efekti olur bu giften! Bir de büyücü bu Cahit : ) Elleriyle herkesi hipnotize ediyor, evet ben ben ben inandım, sen sen sen de inan, aaa Zehra hanım buyur yorulma otur ve diğerleri tizelden deffolun ülennnn
Alıntı:
acardli tarafından gönderildi Mesajı Görüntüle
Cahit ogrencileriyle iyi sohbet ediyor herkesi toplamis etrafinda, yaa ne guzeldi hele elle yallah haraketi
Alıntı:
SELVERR tarafından gönderildi Mesajı Görüntüle
Erdem ve Cahit derse girdiğindeki takılmalar çok hoştu. Sınavı duyunca çıkmak istemeleri, sonrasında öğrenci gibi oturmaları falan. Aslında o sahne daha uzun olacak sınav ertelenmişken ders anlatacak sanmıştım ama resmen geçiştirildi o sahne. Ona üzüldüm işte.
O sahnenin geçiştirilmesine ben de çok üzüldüm ama ErdemZehraCahit üçlüsünün en hınzır sahnesini gifleyeyim istedim. Cahit'in eller yine iş başında, Zehra, ah Zehra ne kadar güzelsin... Cahit'in elleri sihirli fakat....
 

Peki ya Zehra'nın elleri... Elinden hiçbir şey gelmiyor Zehra'nın, çaresiz... Yalnızca Zehra değil, büyücü Cahit de çaresiz, kısmet değilmiş...
Alıntı:
nisanur123 tarafından gönderildi Mesajı Görüntüle
Cahit Erdem&Rasim olayını ve şiir meselesini sadece bahane ediyor adım gibi eminim.Onun "Başka şeylerde var ama boşver." dediği şey hastalığı bence.Hastalıktan fırsat bulup aşk yaşamaya cesaret edememiş.Zehra'yı yarı yolda bırakmaktan korkmuş.Benim anladığım bu açıkçası.
Cahit'in bahanelerinin sonu nerelere varacak çok merak ediyorum. Rasim asıl benim başımı yaktı gibi bişeyler söyledi, Rasim Cahit'i de kızdırmış, sanırım "coming soon" vari Rasim'in Kabahatları ve Bahaneleri isimli bi başyapıt bizi bekliyor ya da ben hep daha fazlasını bekleyen şirret bi izleyiciyim, bilemiyorum hiç.


Dudağının kenarına hiç gitmiycekmiş gibi bağdaş kuran şu gülümsemenin kıymetini bil Cahit... Ah be Cahit insanı hayatta kaç kişi, kaç şey böyle gülümsetebilir Allah aşkına bi düşün... (Erdem ve şiir gibi cümleri kalp ben)
Alıntı:
acardli tarafından gönderildi Mesajı Görüntüle
„Ben bu evin ne zaman önünden geçsem; kararsızlığımı, ürpertici yalnızlığımı hissediyorum."
Su Baran Akbulutda az degil! O kadar güzel oynuyor ki
o replikte gözlerim doldu! Vicdansiz az daha aglatcakti beni
Gözlerini kapatıp içimi ürperten yalnızlığımı dillendiriyor sanki, yalnızım yalnızsın yalnız... Ama sihirli elleri hep imdada yetişiyor, tut kolumdan çek götür beni, çekip çıkar acı hatıralardan... 

Alıntı:
aglamakelebek tarafından gönderildi Mesajı Görüntüle

Erdem ve Rasim'in yalnız ardıçta birbirlerine kendi hal dilleriyle laf sokmaları güzel sahneydi ama en çok Aristoyu üzdü.. Gene elinde çay bardağı vardı.. dedim gene bir fondip geliyor, Kaleis.. (çok uzun hatırlamıyorum özür dilerim) ekran karşısında nolacak şimdi.. neyseki güzel güzel kaşığı tutarak yudumladı çayını da, gene bir fondip vakası yaşamadık..
Kısaca Kaley diyorlar bana buralarda, uzun ben de sevmiyorum. Hep çay içen Cahit'ler getirdim, hiç üşenemiyorum, mevzu Cahit ve çay olunca



Alın terine vurgu yapılması güzel de, o çaylar berbat be Rasim, az biraz bekleseydin de demlenseydi... Kuş kadar yiyen Cahit'in de elleri karnında bu sefer, Cahit'in ya da Baran'ın mı demeliyim, her hareketini dikizleyen tuhaf bi forumgül oldum çıktım, aman gönül dur duvarlara vur destur çek diyip dizginleyemeye çalışıyorum ama, kalbimin söküklerindeki aşk dikişleri hınzırca belli ediyor kendini, engelleyemiyorum...


Alıntı:
lalalaylom tarafından gönderildi Mesajı Görüntüle
Rasim, bu adama bayılıyorum yaa.. Hele de 58lerdeki haline.. Çocuk gibi, ne yapsa kızamıyor insan.. Büyük yanlış yaptığı ama ne güzel affettirdi kendini.. Verebileceği en güzel hediyeyi verdi Erdem’e ‘’ Özür beyanım, af dilekçem ve son çarem’’ diyerek.. Erdem de uzatmadı neyse, nefessiz bırakarak sardı Rasimcanı , ne güzel barıştılar.
Alıntı:
SELVERR tarafından gönderildi Mesajı Görüntüle
Ve rasimin kendini affettirmek için yaptıkları . ne yaptığını yapacağını pek tahmin edememiştim. Daktilo işi süper oldu. Erdeme herhalde verilebilecek en anlamlı hediye idi. Aslında o daktiloda bir şey olduğunu bi anlamı olduğunu her gösterişte hissediyordum ama böylesinin düşünmemiştim. Hediyenin dışında onun veriliş anı daha güzeldi. “özür beyanım, af dilekçem, son çarem” falan. Tabi dulkadiroğlU ve bayazıt için kurulacak dava divanı da öyle. Erdem de dayanamadı ve barıştılar. Rasime kızsam da barışmalarına sevindim. Rasim ve Erdem dostluğunu ayrı seviyorum çünkü. Yalnız bu konuda takıldığım bir konu var tamam Rasim öyle bir hata yaptı da gerek 74 lerde gerek diğer sahnelerde sanki olay sadece Rasimin işgüzarlığı imiş gibi yansıdı. Yani şiir onun değilmiş Erdem bir şey hissetmemiş gibi. Oysa mektubu aldığında ve diğer sahnelerde Erdemin Zehraya boş olmadığını hepimiz gördük. Tamamen Rasimin yanılsaması gibi kaldı durum.
Bence de sizce... Biri bana da kalkıp daktilo hediye etse harbiden affederdim! Divana bırakmamak gerek zaten...


Alıntı:
lalalaylom tarafından gönderildi Mesajı Görüntüle
Bi de bir gece klasiği haline gelen sahne.. Erdem içeri girer, uyuyan karısını süzer, aşık aşık bakar ona.. Aslında Erdem’i gece yarısına kadar bekleyen Naciye’yi görmek istedim ben hep.. Adam her girdiğinde odaya uyuyor Naciye.. Kocasını beklese mesela, kendisini beklediğini gören Erdem’le oturup gece sohbetleri yapsalar.. Hayaller hayaller işte..
Alıntı:
SELVERR tarafından gönderildi Mesajı Görüntüle
Erdem demişken acaba ne zaman eve geldiğinde karısını ayakta onu bekler görecek merak ediyorum. Her seferinde öyle ve yazık adam giriyor öyle izliyor izliyor.
Evet bi gece klasigi
 
Alıntı:
nisanur123 tarafından gönderildi Mesajı Görüntüle
Erdem'in Cevat'ın peşinden bu kadar fazla koşması çok mantıksız geliyor bana.Sırf o okula gelmedi diye dersi Kahraman'a bırakıp Kenan hocaya baktı ve onuda göremeyince birlikte olduklarını düşündü.
Cevat yüzünden dersi bırakıp gitmesi bence de abartıydı, kaygılanmasını falan anlıyorum ama o dersi yarıda bırakmak da bi yerde diğer öğrencicikleri boş vermek değil mi, bi de ne çekmiş be bu hocalar... anlat anlat bitiremediler öğrencilerden çektiklerini, kıyamam...
Alıntı:
SELVERR tarafından gönderildi Mesajı Görüntüle
Erdemin ceza aldığını duyunca ve sebebin şiir olduğunu duyunca şaşırması çok hoştu. Ama içerik üzerine olan sözler daha hoştu “ insanın başını iki şey belaya sokar. Ya siyaset yada aşk. Hoş aşkta ayrı bi siyaset ya” ne kadar doğru aslında. Başlar en çok bu ikisi yüzünden bela da. “siyaset değil” diyen Erdemi mahcup etmemek için uzatmaması ve evdekilere dert anlatmaması için önerileri güzeldi. Sahne kısa ama doyurucu idi bence.
Başımızı durup durup belaya sokmuşuz işte, hem siyasetle hem aşkla... Genel olarak siyasi sahnelerin bazılarını beğensem de, çok mizansen kaçan klişe sahneler de var, insanı yoruyor, bilgisayardan online izlerken arada saate falan baktım, bu sahneler ne vakit geçecek diye...
Alıntı:
nisanur123 tarafından gönderildi Mesajı Görüntüle
Tanıtımlarda Ali'nin de Zehra'dan hoşlandığı ama ilişkilerde içine kapanık olduğu yazıyor.Ama bu bölüm Ali'den kısacık saniyelik bi tepki bile göremedik Erdem'in Zehra'dan hoşlandığını duyunca.Mesela ailesiyle ilgili hiçbir problemine değinilmedi bugüne kadar. Ben Ali&Rasim dostluğunu ve Ali'nin hikayesini az az da olsa izlemek istiyorum. 7 Güzel Adamlarımızdan ilk Rasim sonra Erdem evlenmiş 3. evlenen kim olacak bilen birisi cevaplayabilir mi?
Ali de mi Zehra'yı seviyormuş, ilk kez duyuyorum... Nolur abartmasınlar, bence üçgen yeterli dörtgenler beşgenler fazla geliyor bana. Evet Erdem damat oluyor sıra kime geliyor? Ben de merak ediyorum, bilen yeşillendirsin (ah şu ekşiciler)...
Alıntı:
nisanur123 tarafından gönderildi Mesajı Görüntüle
Fragmanda Cahit düşüp bayılıyor Zehra hissediyor nasıl güzel bi sahne olacak nasıl etkileyecek şimdiden belli.Geçmiş sahnesi de çok hoş el ele koşuyorlar nereye koştukları hiç önemli değil nasılda mutlular.
Nereye koşuyolar bunlar böyle elele... Sihirli ellerle çaresiz eller birleşmiş, ne yapıyorlar bana böyle... Ah ah cumartesi çabuk gel annem bekletme...

Dipnot: Senarist Şilan Avcı'nın şiirlerini de çok seviyorum, özellikle Cahit'e yazılanlar. Bir de yeni yeni öğrendiğim benzetmeler, tabirler, misal yün dövme hikayesi... Kalemine sağlık.

Yönetmen değişecek diye kaygılarım vardı ama yeni yönetmenimiz de harika bi iş çıkarıyor, bayrağın kadraja katıldığı devlet baba sahnesi on numeroydu. Şimdilik tek isteğim, tüm bıyıklı adamların bi gün tıraş olurken bıyık gitti iyi mi, benim de benim de benim de diyip, şu uyuz takma bıyıklardan kurtulmaları, nolur olsun bu artık, yalvarırım!..

Dienstag, 20. Mai 2014

Yedi Güzel Adam Yedi İklim Aşk

Iyi ki geldin...

Yüreğimin zarif acısı
Şimdi bu şehir, adının incesiyle gülümsüyor kuşlara
Basıp geçtiğin yollar, dokunduğun duvarlar…
Her yer şarkı söylüyor.

 

Kimyası değişiyor gökteki yıldızların.
Parlıyor aklımdaki kuyruklu uçurtmalar.
Şimdi her evin gölgesinde bir avuç su kalbim.
Yüzünü yıkıyor göçüp gitmiş babalar.
Ağzını uzatıp yudumluyor, terlemiş şen çocuklar.


İyi ki geldin bak!
Şimdi bu şehir çocuk,
bu şehir baba,
bu şehir aşk…



hayat hattında acemi tayfalardık
ne avunduk sevinç müsvetteleriyle
aşktan ikmale kaldık... 


sen
hala
anılarımın
en
beyaz
yanısın
sen buğulu bir camın ardından izlediğim hayatın 
yarısısın
sen sağanakla gelen sabahlarda
çok eski bir şarkının adısın...


kimse bilmez
yıllar yılı hep aynı beyazla gezmek nedendi
olsun!
Yirmi yıl seni özleyerek yaşlanmak da güzeldi...


Çünkü sen buğulu bir camın ardından izlediğim hayatın 
yarısısın
sen sağanakla gelen sabahlarda çok eski
çok eski bir sarkının adısın...  




Zehr'aşka kapıldım gidiyorum... Ama o kadar güzel hikayeler, sahneler var ki hangisinden başlamalı, önce Aristo ile Şiir Avcısından başlayalım...



Aynaları çatlatmasalar iyi olacak... Cahit mi Erdem mi, ne desem bilemiyorum ama çayı bu kadar güzel fondipleyen bi adam daha görmedim, o sebepten içimde zarif acılar biriktiriyorum...



Biliyim biliyim ama tersinmiyim, iyi ki tersinmiyor, Erdem , "bi sevdiği var demek ki, bunca yıl evlenmemiş" dediğinde hafif kasılarak konuyu değiştiriyor amma velakin Erdem efendi takma bıyık altından süper gülümsüyor... Sahi Filozof efendi nerde, Rasim bu bi gelir bi gider, bilmiyin mi, biliyim biliyim...


Rasim'in mazideki gidip gelmeleri başını çok ağrıtmış, hep iyi niyetinden canım, biliyiz Rasim'i...



Ne oldu da vazgeçti izlerken bi sebep bulamamıştık, gel-gitlerindenmiş demek ki... Ama kalbin intiharıdır ertelenmiş aşk diyor Erdem, gönül işlerini ertelememe karırı alıyor...



Sıkı bi aksiyon adamı, her zaman ışık hızıyla yarışmalıdır zaten, Cahit bile kıskanıyor hızını, pilot olacakmış...



Bunu bize nasıl yaparsın Rasim... Bırak burda bırak...


Bir de Cevat ve dadaşları var, onlar da ayrı alem...