Aşkın iğne oyalı yerleri…
Olcay Ali
ile tanışıyor. "Merak etmeyin burda güvendesiniz" diyor Ali. Gece sabaha kadar
gezip akşama kadar uyuyan Yusuf ise henüz karşılaşmadı Olcay’la. Tek satırlık
da olsa bi başlangıç yaptı yine de, aşkın iğne oyalı yerleri…
Havva
Ana "senin esirleri günün de görmedik"
demişti Sabri Usta’ya, meğer o esirlerden birini cam silerken görmüş adinin(!)
biri. Sadri Usta ile gırtlak gırtlağa gelmek yetmemiş, bir de adam bıçaklamaya
kalkıyorlar. Velhasılı Yusuf görünmez aşk kazası uğruna oturma organından bıçaklanıyor,
teselliyi sütte ararken, Ömer tekirdağ kolonyası ikram ediyor kazazedemize.
Ömer ile
Tevfik fetih olayından habersiz, onlarınki sandalları mahalleden yürütmecilik:) Ömer arap
saçına dönmüş, "aşık oldum" diyor, Remzi abisi onunla dalga geçiyor. "Tipi zorlama
akışına bırak" diyor Remzi. "Abi sen aşk hakkında bi şey bilir misin" diye
üsteleyince Ömer, "bunu sen istedin" diyip yapıştırıyor cevabı Remzi:
"Aşk
lunaparktaki tahta ata benzer, hani jetonla çalışıyor ya böyle atarsın içine,
bi ileri bi geri, bi ileri bi geri, sanki bi yere gidiyormuşsun gibi bi his
böyle, bi coşku ayakların yerden kesilir, halbuki bi yere gittiğin yok, tahta
at çakılı oraya, jeton bitince rüya buraya kadar, anladın mı?"
Nilgün
neredeyse beşik kertmesiyiz dediği Ali’yi beklemiş yıllarca. Havva Ana Olcay ile
hava almaya çıkarken Ali’yi Nilgün’e bırakıyor.
"Nişanlıların
en güzeli. Seni bana bırakıyorlar ya böyle çocuk gibi, çok seviniyorum. Seni
beklerken kimleri reddettim bi bilsen. Kötü insanlar değildi onlar da, bazen
karşılaşıyoruz, bakıyorum çoluk çocuğa karışmış hepsi, ben hala çeyiz
düzüyorum. Baksana bana, bi değişiklik görüyor musun bende, bak! Kilolarım
değil ama onlara bakmayacaksın. Yaşlanıyorum da, onu da görme. Ama bak!"
Olcay
kocasından miras olarak kalan borcu reddecek ama durumlar o kadar da kötü değil
sanki emeklilik maaşı da bırakmış az da olsa. Duru’nun erkek arkadaşı, "artık
sana ben bakacağım, mükemmel bi duygu bu bi erkek için" diyor açıkça, ama avukat
henüz açık edemedi olayı Olcay’a. Sıraya koymuş, gece gündüz avukatçılık oynuyor
henüz.
Lale elleri
kolları dolu, elinden geldiğince Olcay’a yardımcı olmaya çalışıyor. Lale
kocasının ihanetini sindirememiş, ama ayrılamamış da kocasından.
"Hala aynada
yüzüme bakabiliyorum. Güzel bi kadın görüyorum orda, kuaföre gidip daha da
güzelleştiriyorum. Şık elbiseler giydiriyorum ama onu hiç sevmiyorum."
40 dakikaya
ne kadar çok hayat sığdırıyorlar, şimdilerde yarısı boş boş bakışmalarla geçen
100 dakikalık dizilerden kaçıp tekrar tekrar Yeditepe İstanbul’a koşmam bundan
galiba.
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen