Dienstag, 30. September 2014

Yeditepe İstanbul 2. Bölüm


Aşkın iğne oyalı yerleri…


Olcay Ali ile tanışıyor. "Merak etmeyin burda güvendesiniz" diyor Ali. Gece sabaha kadar gezip akşama kadar uyuyan Yusuf ise henüz karşılaşmadı Olcay’la. Tek satırlık da olsa bi başlangıç yaptı yine de, aşkın iğne oyalı yerleri…

Havva Ana "senin esirleri günün de görmedik" demişti Sabri Usta’ya, meğer o esirlerden birini cam silerken görmüş adinin(!) biri. Sadri Usta ile gırtlak gırtlağa gelmek yetmemiş, bir de adam bıçaklamaya kalkıyorlar. Velhasılı Yusuf görünmez aşk kazası uğruna oturma organından bıçaklanıyor, teselliyi sütte ararken, Ömer tekirdağ kolonyası ikram ediyor kazazedemize.

Ömer ile Tevfik fetih olayından habersiz, onlarınki sandalları mahalleden yürütmecilik:) Ömer arap saçına dönmüş, "aşık oldum" diyor, Remzi abisi onunla dalga geçiyor. "Tipi zorlama akışına bırak" diyor Remzi. "Abi sen aşk hakkında bi şey bilir misin" diye üsteleyince Ömer, "bunu sen istedin" diyip yapıştırıyor cevabı Remzi:
"Aşk lunaparktaki tahta ata benzer, hani jetonla çalışıyor ya böyle atarsın içine, bi ileri bi geri, bi ileri bi geri, sanki bi yere gidiyormuşsun gibi bi his böyle, bi coşku ayakların yerden kesilir, halbuki bi yere gittiğin yok, tahta at çakılı oraya, jeton bitince rüya buraya kadar, anladın mı?"

Nilgün neredeyse beşik kertmesiyiz dediği Ali’yi beklemiş yıllarca. Havva Ana Olcay ile hava almaya çıkarken Ali’yi Nilgün’e bırakıyor.

"Nişanlıların en güzeli. Seni bana bırakıyorlar ya böyle çocuk gibi, çok seviniyorum. Seni beklerken kimleri reddettim bi bilsen. Kötü insanlar değildi onlar da, bazen karşılaşıyoruz, bakıyorum çoluk çocuğa karışmış hepsi, ben hala çeyiz düzüyorum. Baksana bana, bi değişiklik görüyor musun bende, bak! Kilolarım değil ama onlara bakmayacaksın. Yaşlanıyorum da, onu da görme. Ama bak!"

Olcay kocasından miras olarak kalan borcu reddecek ama durumlar o kadar da kötü değil sanki emeklilik maaşı da bırakmış az da olsa. Duru’nun erkek arkadaşı, "artık sana ben bakacağım, mükemmel bi duygu bu bi erkek için" diyor açıkça, ama avukat henüz açık edemedi olayı Olcay’a. Sıraya koymuş, gece gündüz avukatçılık oynuyor henüz.

Lale elleri kolları dolu, elinden geldiğince Olcay’a yardımcı olmaya çalışıyor. Lale kocasının ihanetini sindirememiş, ama ayrılamamış da kocasından. 

"Hala aynada yüzüme bakabiliyorum. Güzel bi kadın görüyorum orda, kuaföre gidip daha da güzelleştiriyorum. Şık elbiseler giydiriyorum ama onu hiç sevmiyorum."

40 dakikaya ne kadar çok hayat sığdırıyorlar, şimdilerde yarısı boş boş bakışmalarla geçen 100 dakikalık dizilerden kaçıp tekrar tekrar Yeditepe İstanbul’a koşmam bundan galiba.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen