Ana dili İngilizce olan kesimi sadece Shakespeare'i orjinal
şiirselliyle doyasıya okuyabiliyorlar diye kıskanıyorum desem yalan olur ama
ama ben çok isterdim Shakespeare'i orjinal metinlerden okuyabilmeyi. Soneler’i
İngilizcesiyle birlikte basan İş Bankası Kültür Yayınlarına da şükranlarımı
sunuyorum. 66. Sonenin Can Yücel tercümesini ben bizzat ilave edeceğim kitabın
arasına, yapacak bi şey yok. Shakespeare okumaya Hamlet ile başlamıştım,
Macbeth ile devam ettim.
2000’li yıllarda bi #yedinumara vardı, ilk kez orda Cansu
ile Rüya’nın sayesinde duymuştum Macbeth’i. Rüya inatla martının haykırdığını
iddia ediyordu, "Baykuş yazmış rahmetli" diyerek itiraz ediyordu
Cansu. "Leydicim Macbeth, beni affet" diyordu bi yerde Cansu, yıllar
geçti Macbeth deyince aklıma hep bu replik geliyor, Yedi Numara’yı 88. tekrara
izlediğimden de kaynaklanıyor olabilir bu.
Ben hikayedeki cadıları niyeyse sempatik bulmuştum, olası
nedenini Shakespeare açıklamış aslında;
"Şeytanın doğru da söylediği olmaz mı bize?
Yalansız bir iki yemle avlayıp bizi
Sürükler kalleşçe uçurumlara"
İronik metinleri çok seviyorum. Satire, ironi, sarkazm,
kara mizah metinleri benim için daha da bi okunasi kılıyor her daim.
Hazır yerel seçimler de yakınken, adaylar için harika bi
seçim sloganı önerisi paylaşıyorum Shakespeare’den;
"Size hizmet dinlenmedir bizim için
Yoruluruz sizin için çalışmadıkça"
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen