Donnerstag, 17. Januar 2019

2018 Okumalari (22) - Havada Bulut



Daha önce de yazmıştım, çok yoğun çalıştığım için tramvay yolculuklarını değerlendirip yanımda sürekli kitap taşıyordum, çoğunlukla bi ay çantamda benimle birlikte seyahat eden kitaplarımın kenarları kirlenip hafiften yıpranıyordu, özellikle Halikarnas Balıkçısı’nın mavisi resmen silindi. Bu duruma bi çözüm bulmak için tramvayda okumak için yanıma olabildiğince ince ve fazla dikkat istemeyen kitapları almaya karar verdim. Akşamları da kalın ve ciddi kitaplarımı okuyacaktım. Tabi bu strateji de tutmadı, ya da Peyami Safa her şeyi alt üst etti diyelim. Yalnızız’ı akşamları evde, Havada Bulut’u da tramvayda okuyordum. Bi vakit sonra Samim’e olan öfkem "Havada Bulut"a da sirayet etmeye başladı. Burada da kadınların hali içler acısıydı çünkü, ama Sait Faik’e kızmıyorum. Zaten hikayeyi nasıl okudum, ne oldu hiçbir şey anlamadım, müthiş bi buhran geçiriyordum Samim’den ötürü. O yüzden diğer Sait Faik kitaplarını bitirdikten sonra bu kitabını yeniden okuyacağım. Şimdilik şunu söyleyebilirim ki, hikayenin kurgulanış şekli çok hoşuma gitti, özellikle ilk 40 sayfa muazzamdı, sonrası benden kaynaklı bi türlü güzel ilerleyemedi.

"Sonra sıra bana geldi, ben de kovama suyu doldurdum, bir aralık kovamın içine baktım ki, aman yarabbi! Suyun içinde bir beyaz bulut yüzmüyor mu? Ne sevindim! Deliler gibi oldum! Çocukluk değil mi? Havadaki bulutu kovama doldurdum, götürüyorum."


PS. Arka kapaktaki fotoğraf bu hikayeye ne kadar da çok yakışmış.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen