Samstag, 19. Januar 2019

2018 Okumalari (25) - Garson ve Mutlu



Delilim yok ama 33’e doğru yol alan bireylere bi şeyler oluyor. Bunalım mı, arayış mı bilinmez, "artık yeter" diyor insan 33 yıl sonra. Ben bu durumu neredeyse hicri ve miladi takvimlerin her 33 yılda bir çakışmasına bile bağlar oldum; ay, güneş ve dünya aralarındaki açık hesapları kapatıp, 33 yılda bir yeni bi defter açıyor galiba. (Bilim kanayan yaralarıma merhem ol, kendimi çok salak hissediyorum) Bu kitapta da 32 yasından sonra hayatını değiştiren biri var. "Otuzlarını geçtiğinde insan yenilikleri denemekten ziyade, mevcudiyetini korumaya meyilli oluyor. Çünkü yeninin sebebi geçmişin başarısızlıkları gibi gözüküyor. İşte bu, otuzunu deviren insanlara daha da koyuyor. Bu vakte kadar yaşadım da elimde ne var, diye soran cümleler kurduruyor."
Ben hayatımı değiştirme kararı verdikten sonra "aferim bak yapan yapmış, sen de yap" diyebilmek için kendime bu kitabı aldım. İşi bırakmak, hayatımı değiştirmek oluyor benim için, ne çok dramatize ediyorum her şeyi ya.
"Ne iş yapacağımı bilmeden okudum ben, okumayı sevdiğim için okudum." Evet ben de öyle yaptım, şimdi iş bulamıyorum. Hep ne yapmak istemediğimi sayıp döküp duruyorum, ama gerçekten ne yapmak istiyorum hiçbir fikrim yok. "Ne yapmak istemediğine değil, ne yapmak istediğine karar verene kadar bir nefes al artık, bir dur be Fulsen." Bi durup nefeslenmek lazım gerçekten, "edebiyat sevdalısı, kalemi güçlü sayısalcıların" para edecek bi hayali olabilir mi, bunu uzun uzun düşünmeli, fakat çok da derinlerde boğulmamalı. "Fuzuli düşünceler bunlar. Sinema endüstrisine iyi para kazandırdı bu, diğerini seçsem şimdi ne yaşardım sorunsalı."
Kitap beklentimin çok üzerinde çıktı, hatta bi ara "okuyucuya garsonluk yaptırıyor bu kız, valla yoruldum" dediğim oldu, bir sandiviç tarifi yazmış, gecenin ikisinde karnımı açıktırdı o derece.
"Bugün nice zaman sonra ilk kez yazmak istiyorum. Canımız yanmadan neden yazacak bir şeyimiz olmuyor. Kelimeler dünyanın en timarhanelik icadı."
"Fal baktırmaktan hayati yaşayamıyor, o oturmaya devam ederken bir ihtimal yaşayabileceği günleri birisi ona anlatsın istiyor."
"Sıfır, sorgulamadan kabul etmenin en üst mertebesidir. Doğada karşılığı yoktur. Doğada her şeyin bir varlığı vardır, yokluk insan icadıdır.
Bir, sorgulamadan kabul etmektir. Dodada karşılığı vardır. Bir ağaç, bir insan… matematikte ise kimileri için tanrı gibi, kimileri için büyük patlama ya da ilk oluşan amino asit hücresi gibi her şeyin başladığı yerdir.
İki, bu dünya üzerinde var olduğunu hissetmektir. Atomu meydana getiren proton ile nötrondur, Adem ile Havva, kadın ile erkektir. Sorgulamadan kabul etmek değil, kabul ettiklerinle varlığı ispat ettiğindir.
Üç. Yaşam kaynağıdır üç, doğurganlık, maddeye hayat verendir. Nötron ve protonun etrafında dönen elektronla enerji kazanmasıdır. Kadın, erkek, çocuktur. İnsanın ruhundaki bir’in iki olacağı kişiyi bulup bütünleşmesiyle, yoktan bir canlı yaratmasıdır.
Dört dengedir. Kediler hep dört ayaklarının üzerine düşer. Güçlüdür. Yere sağlam basmamızı sağlar.
Beş dünya üzerindeki en güçlü bağdır, karbon bağıdır. Kömürü elmas yapandır. En zor parçalanandır."

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen