ingilizce girersek tutar hocam
yalniz ingilizce askindan cöllere düsen bi ögrenci oldugumdan mütevellit
bu kadar nefret edip bu kadar iclidisli oldugum su meseleyi, böylesi
güzel ifade edebilecek bi sahne daha olamayacagindan 2 dk saygi
durusunda bulunmaliyim, iste erdal, iste erdalin müthis "dream of erdali" sahnesi
hangi isletme dersiydi bilmem "I have a dream" diyen adamdan bahsedince
hoca, lisedeki tarih derslerinde reform hareketlerinden tanidigim Martin
Luther, ne ara "I have dream" demis ki diye mala baglamistim
bu Martin o Martin degilmis haci, iyi ki gide gide bi Ricky e
dayanmamissin, yoksa o sögüt gölgesi var ya haci (dogaclamanin gözü
itina ile cikarilmaktadir) ne diyodum ben... hmmm Martin Luther King diye biri varmis haci öyle böyle degil... ve ne demis, "I
have a dream that my four little children will one day live in a nation
where they will not be judged by the color of their skin but by the
content of their character. I have a dream today.”
Tabi ingilizce askinin izdirabindan bu söz özenle sloganlastirilmistir
tarafimdan hatta ilavesi vardir, "I have a dream and the key"
Allah beni ne etsin "lost room"daki anahtar beni ölesiye etkilemisti, o
salako hallerim geldi aklima, erdalda kendimi gördüm yine... benimkisi
dünyayi degil kendini kurtarma cabasi Burak kardes su Dr House birak da lost rooma el at nolur
gecen haftadan beri binlerce erdal gifi yapip yorumlarla doldurmak
istiyorum ama öyle üsengecim ki haci, yine de icimde kalmasin diye gelip
yaziim dedim, fragmandaki burak mevzusu enteresan olacak sanki
"bazı kadınlar için aşk, basit bir aksesuardır. ne vakit koluna girse,
kendini b.ktan bir çanta markasının ucuz bir taklidi gibi hissedersin."
bu tweetten sonra ben ne sedef ne sirin tüm asklari biraktim sadece
erdala odaklandim haci, inan yanci canci tüm kadinlar ayni
muhabbetlerinden umutlu degilim moruk, umut etmek mi aman aman daglara taslara
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen